15 Mart 2023 Çarşamba

Hayatın Anlamı 5

Eğer okumadıysanız lütfen Hayatın Anlamı 1, 2, 3 ve 4'ü okuyunuz. Devam serisi şeklindedir.

Final

Belli sıkıldınız belki meraklandınız. Belki de akışın arasında gözünüzün önünden kayıp gitti geçmiş 4 yazı. Her ne olursa olsun bu yazı dizisi benim gönlümden koptu, başka gözlere ve gönüllere değdi. Bu satırların okuyan herkese en derin selam ve sevgilerimi sunuyorum.

Anlatmak istediğim elimizde tutarken aradığımız bir şeydi. Hani telefonumuzu dakikalarca ararız, aramaktan yorulup soluklanırken elimizde olduğunu fark ederiz ya; o telefonu anlatmaya çalışıyorum ben sizlere.

Uzaklarda aradığımız, gizli bir şeymiş gibi bulunamayacağına inandığımız, kitaplarda yazdığı söyleniyor diye satın alıp yazarlarına milyonlar kazandırdığımız şey her an etrafımızda. Onu soluyoruz, görüyoruz ve yaşıyoruz. Fakat o kadar kendimizi kör etmişiz ki arayıp duruyoruz.

Hayatın anlamı durup soluklanmaktır. Hayatın amacı günde kendimize 5 dakika ayırabilmektir. Hayatın amacı, "Ben şimdi ne yapıyorum?" sorusunu sorabilecek görüşü kazanabilmektir. Hayatın amacı, gelecek için daha büyük hayaller kurmayı başarırken, elimizde olanların da şükrünü yaşayabilmektir.

Yukarıdakileri okuyunca yaptığınızı sandığınız şeyleri bir kenara bırakın. Soluklanmak, fiili olarak nefes almak değildir sadece. Düşünsel yoğunluktan boğulmuş zihninize düşüncelerden uzak sakin bir zaman berebilmektir.

Kendinize ayırdığınız 5 dakika, uyuyacağınız veya gazete okuyacağınız değil; oturup denizi seyredip huzuru soluyacağınız 5 dakikadır.

"Ben şimdi ne yapıyorum?" sorusunun cevabı alış veriş yapıyorum değil; insanlarla etkileşimde bulunuyorum, 50'den fazla nimetten dilediğimi seçip bunlarla besleniyorum, şu elma bahçede hiç tanımadığım bir insan tarafından toplanıp bana ulaşıyor ve onun emeğine müteşekkirim diyebilmektir.

Eğer her şeyi bir kenara bırakıp insan için, huzur için, şu an için yaşamayı başarırsanız; gözünüze hiç gözükmeyen içtiğiniz sudan, soluduğunuz havadan bile lezzet alırsınız.

Her anınızın huzur, mutluluk ve sevgi dolması dileğiyle.

Sevgi ve saygıyla.

Khantura (yalcinayman@gmail.com)

Hayatın Anlamı 4

Eğer okumadıysanız Hayatın Anlamı 1,2 ve 3'ü lütfen okuyunuz. Devam serisi şeklindedir.

Bir çocuğa bir anda 10 tane oyuncak hediye ederseniz ne yapar? Bir hışımla hepsinin paketini açar. Ortaya döker. Oynama isteğiyle hepsine bakar fakat bir sorun vardır. Oyundan hiç tat alamaz. Neden peki? Çünkü hepsiyle aynı anda bir oyun kuramadığı için birini eline aldığında aklı diğerinde kalır. Kucağına hepsini almaya çalışsa, sığdırmayı başarsa bile sadece tutabilir, kolları dolu olduğu için oynayamaz. Hayat bize bunu her an anlatıyor.

Milli piyango çıkan kişilerin hayat hikayelerini okudunuz mu hiç? Para uğruna heba olan hayatlar. Parayı aldıklarında ne yapacaklarını şaşırıyorlar ve ne olduğunu anlamadan eski hallerinden daha kötü bir şekilde maddi ve manevi bozguna uğruyorlar. Yukarıda anlattığınız çocuk gibi, her şeye erişme hırsı içten içe yiyip bitiriyor insanı.

Bu çocuğu veya maddiyat sahibi insanı, elindeki imkana kademe kademe ulaşacak bir duruma soksak ne olur? Her kademede o an elinde olanı bilir. Ona göre hareket eder. Onunla mutlu olmaya çalışır. Büyük ihtimalle de başarır.

Çok dolaylı yollardan anlattığım için kusura bakmayın. Bu kısmı sindirmek en gözü tok insanlara bile zorluk çıkarabiliyor. Aslında tek kelimeyle ifade etmek gerekirse bahsettiğimiz kavram: Kanaatkarlık.

Hayatta mutluluğun en büyük sırlarından biri budur bana göre. Eğer hayattan zevk alacaksak, bir şeylere anlam yükleyeceksen elimizdekine kanaat etmek şarttır.

Neden mi? Çünkü kanaat, insana elindekinin iyi yönlerini değerli bir maden gibi sunar. Anın kıymetini geçmişten ve gelecekten arındırır. Elimizde olan az para, az koşul veya az insanın ne kadar değerli olabileceğini anlatır bizlere.

Parayı savurmadığımız gibi anı, imkanları ve insanları da savurganca kullanmayız. Neden ve ruh dilimizle hepsinin bizim için kıymetli olduğunu ifade ederiz. Bu şükür ve doygunluk hali bize mutluluk, huzur ve bereket olarak geri döner.

Hayatımızdaki bereketin sırrı çoklukta değil şükürdedir. Elbette daha fazlasını imkan varsa elde etmek gerekir fakat yoksa da kendimizi hırpalamanın bir anlamı yoktur.

Kanaat, sakinliğin, huzurun ve mutluluğun en önemli anahtarlarındandır...

Sevgi ve saygıyla.

Hayatın Anlamı 3

Hayatın Anlamı 1 ve 2'yi okumadıysanız lütfen okuyusunuz. Devam serisi şeklindedir.

Birçok insan gençlerin kıymet bilmediğinden yakınıyor. Bizim zamanımızda böyle değildi diye söylüyor yaşı biraz daha büyük olanlar. Peki gençler neden kıymet bilmiyor? Bizim Tibet'e gitmemizle bir alakası var mı? Evet var.

Gençler artık günümüzde ilgi çekici olan şeylere anında ulaşabiliyorlar. Onları cezbeden oyun, eğlence gibi imkanlara anında ulaşabiliyorlar.

Yıllar önce kalabalık bir aile veya arkadaş sofrasında yoğun bir günden sonra yediğiniz yemeğin tadını unutamıyorsunuz değil mi? Hatta hala insanlara anlatıyorsunuz sohbet ettiğinizde. O yemeğin değil anın ve hak etmenin lezzeti.

Evet cevabın bir kısmı ağzımdan kaçıverdi :) Hayatta aldığınız nefesi, yediğiniz yemeği, konuştuğunuz sözü hak edin. Hak etmek için efor sarf edin. Ben bunu şöyle merhalelerden geçerek elde ettim dediğiniz zamanlar olsun. Böylelikle hayattan aldığınız lezzet kat kat artacak.

İnsanlarla ilişkilerde sıkıntı mı yaşıyorsunuz. Günümüzde bunun en büyük sebeplerinden biri menfaatlerdir. Birçok insan menfaat için etkileşimde kalır. Menfaat ilişkisi olduğunu bildiğiniz halde iletişim kurarsınız. Fakat içten içe de çürürsünüz. Burada içinizin rahatlaması için 2 net seçenek var:
Ya o kişiyi zihninizde tamamen bitireceksiniz ya da ben menfaat diyorum da şu iyi yönleri de var aslında deyip menfaat ilişkinizi arkadaşlık ilişkisine dönüştüreceksiniz. Emin olun ki sizin ona bakışınız değişirse, onun da size bakışı değişir.

Nasıl bu kadar emin oluyorsun diye soracak mısınız? Aman sormayın demem merak etmeyin :) İkinci ve en büyük sırrı vereyim mi?

"Düşünceler gerçeğe dönüşür."

Birçok dindeki dua, insanların pozitif olmaya çalışmaları, modern öğretiler hepsinin temelinde bu yatar. Eğer istemediğinizi değil istediğinizi çağırırsanız, o size gelecektir. Bunu nasıl mı yapacağız?

Dua ediyorsak: Kaza bela gelmesin demek yerine iyilikler güzellikler bizimle olsun diyeceğiz.

Bir dileğimiz varsa: Gerçekleşmiyor diye hayıflanmaktansa gerçek olsa nasıl olurdu bunu hayal edeceğiz.

İlişkilerimizde sorun yaşıyorsak: Karşımdaki insanın kötü huyları şunlar demek yerine ne kadar güzel yönleri var diyeceğiz.

Ne kadar basit, ucuz, akla gelmez şeyler değil mi? Hepsi bedava. Fakat hiç konuşmalarını değiştiren, perspektifini genişletmeye çalışan insanlara denk gelemiyorum. Çünkü değişimden korkuyorlar. Unutmayın; değişim olduğu müddetçe fırsatlar sizi bulacaktır. Değişime direnirseniz yarının bugünden bir farkı olmaz.

Sevgi ve saygıyla.

Hayatın Anlamı 2

Lütfen eğer okumadıysanız "Hayatın Anlamı 1" başlıklı yazıyı okuyunuz. Devam serisi şeklindedir.
Hayatın anlamıyla ilgili neler duyduk değil mi? Tibet'te dağın tepesindeki bir keşişin elinde, Hindistan'a bir gurunun sözlerinde, Amerika'da bir yazarın ellerindeydi hep. İşin cilvesi bu ya, uzak olan hep bir yıldız gibi gözümüze hoş ve çekici göründü.
Hani İstanbul'dakiler boğazın, Şanlıurfa'dakiler Balıklı Göl'ün, Trabzon'dakiler Sümela'nın, Ege'dekiler Efes'in tadını anlayamaz ya; onun gibi bir şeydi bu. Hayatın anlamı avuçlarımızın içinde, iki dudağımızın arasında dediğimde çok garipsendim o yüzden. Birçok konuda olduğu gibi. Hep de söyledim. Ulaşılamaz olunca cazip gelenler ben anlatınca yadırgandı hep. Eğer bu bir tarifse Tibet'teki keşişin yaptığı tarifi ben de yapabilirim. Eğer birkaç cümle ise ben de söyleyebilirim. Elbette onun orada olmasının da bir sebebi var dilerseniz onu da konuşuruz ama artık evlerimiz de birer akademiye dönüşebilir buna engel teşkil edecek hiçbir şey yok.
Bu kadar lafın üstüne, neden bu kadar çok uzatıyorsun derseniz cidden bozuşuruz :) Tibet'te gitmeyeceksiniz ama az da olsa kıymeti anlaşılmalı değil mi? Yok yok o yüzden değil. Bu bahsettiklerimin hepsi tarifin içinde. Unutmayın tadı olan sonuç değil yol. Çikolata yemek gibi düşünün bunu. Çikolata seratonin deposudur. Mutluluk hormonu salgılatır. Çikolata yemenin amacı bitirip seratonin salgılamak değildir. Yerken anın tadını çıkarmak, o anı güzelleştirmektir.
Hiç şöyle düşündünüz mü? Eğer hayatın anlamı insanların büyük çoğunluğunun şu an peşinde koştuğu şeyler olsaydı, insanlar bu kadar mutsuz olur muydu? Ulaşamadıkları için diyebilirsiniz. Peki ulaşanlar neden mutsuz öyleyse?
Üzülerek söylemeliyim ki hayatın anlamı para değil. Zengin olanlar da en mutlu insanlar değil. Elbette maddiyat şart fakat araç olmak kaydıyla. Amaç edinirseniz asla mutlu olamazsınız.
Çok insan tanıdım. Çevremdeki birçok insana göre yıllarımı heba ettim. Çünkü kazanç elde edecek doğru düzgün bir ünvanım olmadı. Peki neden içim o insanların olmadığı kadar sakin? Neden hayatta diğer insanlar kadar büyük endişelerim yok? Cevabı diğer bölümde olsun. Bu arada sizler de katılıp yorumlarınızı iletirseniz beni çok memnun edersiniz.
Sevgi ve saygıyla.
Khantura

Hayatın Anlamı 1

Hayatının anlamını aradığım yanılgısına kapılıyorum bazen. Bulduğumu bile bile bunu düşünmek bazen beni tedirgin etse de bazen hoşuma gidiyor. Çünkü hayatın anlamını aramak belki de bu dünyada yaşayacağımız en güzel duygulardan bir tanesi. Öyle ki, birçok ömür o yola bile giremeden heba olup gidiyor. 80-90 yıllık ömürler bile...
"Hadi ordan, hayatın anlamını bulmuşmuş. Kim kaybetmiş de sen bulacaksın? Hem yaşın ne başın ne?" diyebilirsiniz. Hakkınız da var. Buna net bir cevabım yok çünkü. Hayatın anlamı öyle anlatılacak bir şey değil. Bir yol izlersiniz, her yol ayrımında doğaçlama bir karar almanız gerekir. Her karar sezgilerinizi sınadığınız bir aşamadır. Bir süre sonra fark edersiniz ki artık takılmıyorsunuz. Hayatınız bir akış içerisine girmiş. Siz de bu akışın içerisinde kendinizi bulmuşsunuz. Amacınızı bulmuşsunuz. 
Hayatın amacı size ışık tutar. Size tutmakla kalmaz, sizi çevrenize ışık saçan bir fenere dönüştürür. Böylelikle bir mum değil, enerjisi hiç tükenmeyen bir lamba gibi hayatınızın sonuna kadar ışık dağıtmaya devam edersiniz.
Hayat amacı, aslında çok ilkel olabilir. Ama bizim bahsetmek istediğimiz, hayata renk veren, soluduğunuz havayı bile anlamlı kılan bir anlam vermek. Yoksa çok para kazanmak, ev araba sahibi olmak, en güzel en yakışıklı kişiyle evlenmek gibi hayat amaçları da olabilir. Fakat bunların hiçbiri bahsettiğimiz şeyleri sağlamaz. Para içinde yüzersiniz ama bir nefes alırsınız, sanki hava değil de civa soluyormuşsunuz gibi içiniz çöker. O zaman anlarsınız
hayatın anlamından ne kadar uzakta olduğunuzun.
Bu yol uzun, bu yol çileli. Sadece ne olup ne olmadığıyla ilgili bir giriş yapmak istedim. Eğer benimle yürümek isterseniz takipte kalın. Sevgi ve saygılarımla. Khantura

13 Mart 2023 Pazartesi

Akademiler Kurmalıyız

Akademi kurmalıyız. Ama şimdiki gibi duvarlarla çevrili, tahtalarla, metallerle dolu olan “akademi”ler değil. Sokrates’in akademisi gibi akademiler kurmalıyız. Derslerimizi çimenler üzerinde yapmalıyız. O zaman bile sıkılınca kalkıp yürümeye başlamalıyız. Ne yemekten ne barınmaktan, ne hayatta kalmaktan yana derdimiz olmalı. Sadece düşünmeli, düşünce üzerine düşünmeliyiz. Öğretici, öğrenci diye vasıflar da olmamalı akademilerimizde. Öyle yüksek kürsülerden ip gibi dizilmiş sıralara seslenmemeli insanlar. Herkes eşit olmalı, herkes özgürce konuşabilmeli. Tek üstünlük düşüncenin gücünde olmalı. Yeri gelmeli tek bir düşünce o insanın gücüne güç katmalı, yeri gelmeli gücünü elinden almalı… O kadar hassas bir konu olmalı ki bu, insanlar düşüncelerini geliştirmekten başka bir şeyle uğraşamayacak noktaya gelmeli. Düşünmeli, düşünmeli ve düşünmeli…

İşte böyle akademiler kurmalıyız.

12 Mart 2023 Pazar

Ölü Bir Tanrıya Tapacaksınız

Selam ben Khantura,

Sizlere gelecekten bir haber vermek istiyorum: "Ölü bir tanrıya tapacaksınız."

Aslında eskiden çok daha rahat hareket ettiğimi, dile getireceklerimin tepki çekmesini umursamam yüzünden bundan geri kaldığımı, bir sürü paylaşabileceğim şeyin önce kendim (evet önce kendim) daha sonra az da olsa değer verdiğim, bu satıları okuyacak insan ile paylaşma fırsatını teptiğimi fark ettim. O yüzden en azından paylaşacağım tarihlere en azından kendim için not düşmek adına tek bir yerde kayıtlı kalması için her aklıma geldiğinde, her hissettiğimde paylaşmak üzere yazacağım.

Gelelim üstteki "kehanet"in sebebine... Daha önce yüzlerce kez olduğu gibi, çoğu zaman sadece kendim farkına vardığım üzere büyük küçük birçok (adına isterseniz tahmin deyin, ister kehanet deyin, ister hiss-i kalbel vuku deyin) söylediğim doğru çıktığı gibi; şimdi yine bir tahminde bulunmak istedim. Tahminimin özeti ise yukarıda. Daha açık şekilde açıklamam gerekirse 2 tahmini tuttu diye şu an internette üzerine birçok içerik yapılan Baba Vanga gibi, 1 tahmini tuttu ve Pagan/Hristiyan kökenli olduğu için baş tacı edilen Nostradamus gibi, yüzlerce tweet atıp tutanları silen birçok tarot, astroloji, havas, haber "uzmanı" gibi; geç de olsa Khantura'ya da tapacaksınız.

Üstadı bilenler yazının kaynağı o olduğu için tevbe haşa çekecekler, onu kınayacaklar, bazı KAFASIZLAR: "Geçen yine ne paylaştın?" diyecekler ama fark etmez. Artık değersiz yığınlar için, değerli insanları es geçmenin ne kadar kötü bir şey olduğunu daha da iyi anladım.

Bu yazıyı buraya kadar okuyan herkesi ne kadar sevdiğimizi, onlara ne kadar değer verdiğimizi bana veya üstada ulaşmaları halinde ikimiz de bir kez (not: üstad tam yazının burasında uzunca ağladı) daha içtenlikle söylemek isteriz.

Sevgi ve saygıyla...

Khantura