17 Temmuz 2017 Pazartesi

Ne Nerdeyim?

İnsanoğlu olarak gerçekten çok cüretkarız. Tarih söylüyor bunu. Diyor ki bize: "Bugüne kadar çok fazla şey iddia ettiniz. Ama hepsi boşa çıktı. Onun için daha fazla çabalamayın bazı şeyler için."
Örneklerim biraz rutin olacak ama varacağım nokta bence okuyucularımın bi kısmının hoşuna gitmeyecek. İnsanoğlu bu zamana kadar kendi idrak sınırlarının dışında olan her şeye bi kılıf buldu. Buna yıldırım savuran Zeus, Bereket dağıtan Budizm Tanrıları, güneşi doğurup batıran Ra gibi örnekler gösterilebilir.
Yine aynı idrak dünyaya düz, evrenin merkezine dünya, evrene sabit büyüklükte dedi. Hatta şu anda da bunların içinden bazı şeylere hâlâ inananlar vardır.
Patent Enstitüsü de zamanında: "İcat edilecek şeyler icat edildi. Yeni bi şey bulunamaz.” demişti.; "Televizyon ilginç bir şey ama insanların buna saatlerce bakacağına inanmiyorum." Diyenler de olmuştu. Ama hepsine cevabı yine zaman verdi.
Şimdi ben inancım gereği bi kaç örnek vericem ve bu bi başkasının ağzından olacak: "Bu sipsinin bile bi tasarımcısı var, evren nasıl yaratıcısız olur." diyor arkadaş dalga geçerek. Neden peki?
Ben şuna inanıyorum. Bazı insanlar bunu okuduklarında zırnık etkilenmeyecekler. Hatta nefret duyacaklar bana karşı. Ama bu insanlardan bi kısmı yıllarca içlerindeki o incecik ipliğin nereye vardığını bulamayacaklar, ararken tavşan deliğinde kaybolacaklar. Hatta son noktada bazı insanlar bu boşluğun nereye varacağını bulmak için "ölmeyi" deneyecekler. Ama aslında o kadar uzaklara gitmeye hiç gerek yok. Hani her yerde aradığın o anahtar aslında çalışma masanın üstündedir ya. Cevap da o öyle. Önünde duruyor aslında. Hatta önünde de değil. İki gözünün tam üstünde, hipotalamusun önünde, nöronların arasında kıvranıyor. Hatta İslam dini üzere olanların söylediği gibi "Şah damarlarımızdan daha yakın" bizlere. Bunun doğruluğu insanlar nezlinde tartışılır tabii ki. Ama ben insanlardan uzakta çok derinlerde asıl gerçeğin barındığına inananlardanım.
Çok uzakta dediğime bakmayın sakın. Bazı beyinler o uzakları yakın edip gerçeği tam da buraya dünyaya getirebiliyolar. Yeni doğmuş bir çocuğun çevresine saçtığı mutluluğu yaşatıyor onlara.
Peki Khan neden bu kadar karmaşık bu gerçeklik derseniz, kuantumcular çok güzel bir itirafta bulunuyorlar bu konuda: "Şimdi, şu zamana kadar gerçek olduğuna inandığımız şey, gerçek olmadığını düşündüğümüz şeyden daha gerçek değil" diyorlar :) Umarım anlatabilmişimdir derdimi. Sevgilerimle.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder