17 Temmuz 2017 Pazartesi

Penisilin

Bi önceki yazımı kesinlikle tamamlamadım. O yazı tamamlanmaz hiç de bitmez. Hani annemiz bize hep nasihat eder ya. Hep eder; o gitse bile resmi eder, anısı eder, yolda gördüğün onu hatırlatan biri eder. O yazı da öyle işte.
Her ne kadar yöneldiğim alan bi şekilde edebi yanımı törpülemiş olsa da yavaş yavaş anlatmaya çalışacağım düşüncelerimi. O yazının başlığını bulmam bile çok kolay olmuştu. İnan bu yazının başlık kısmı şu an boş duruyor, hâlâ ne yazacağım bilmiyorum. Bunda Kerâhat vakti uyumamın etkisi var kesinlikle. Sen sen ol ey okuyucu, Kerâhat vakti uyuma. Neden diye sorma bana, çünkü bir müsibet bin nasihatten iyidir. Bi uyu dene sonra anlayacaksın neden uyumaman gerektiğini. Neyse fazla uzaklaşmadan konumuza dönelim.
İğne demiştik hatırladın mı. Düşünce taşıyan iğneler. Ben bu yazıyı yazarken bana yapılan düşünce iğnelerinin etkisinde yazıyorum. Bunu yazabilmek benim için büyük mutluluk, çünkü bazı şeylerin farkında olmak benim için gerçekten çok önemli. Aynı zamanda bu yazının da kendisi bi iğneden ibaret. Ben sana şifa olsun niyetiyle yazıyorum ama sende ne reaksiyon gösterecek bu daha önemli. Sonuçta şifanın da zehrin de kaynağı aynı, tek mesele "Reaksiyon" zaten.
Penisilin bilir misin? Bi çeşit antibiyotiktir. Çok güçlü bi antibiyotik. Ben zamanında faydasını çok gördüm mesela. Peki hammaddesi nedir biliyo musun? Peynir Küfü. Ne kadar manidar değil mi? İşte aynen öyle bi şey. Ama düşünce de bi değişiklik var.
Sen her ne şekilde olursa olsun ham olarak alıyorsun bilgiyi, düşünceyi. Sonra bir şekilde ister küf olarak öylece bırakıyorsun sana faydadan çok zararı dokunuyor, ya da penisilin yapıyorsun şifa oluyor tamamen sende bitiyor iş. Neden mi? (Bi ara vereyim hala kendime gelemedim. Siyah çay gibisi yok valla ya.)
İnsana bahşedilen mükemmel bi hediye varsa o da akıldır, idraktir. O kadar mükemmeldir ki sana dünyayı zindan eden de odur, dünyada cenneti veren de odur. Araştırılmış bi gerçektir ki aklımız vücudumuzun kimyasına şaşırtıcı bi şekilde etki eder. Kanseri yenebilir, bi anda düşük tansiyonu yükseltebilir, hatta bakışlar aracılığıyla cisimleri bile hareket ettirebilir.
İşte sevgili okuyucu sen böyle bir akla sahipsin. Her şey senin elinde yapabileceklerinin sınırı tamamen sensin. Boşuna demiyorlar insanın önündeki en büyük engel kendisidir diye. Bunun üzerine bir düşün devamı gelecek. (Düşüncelerim küçük bi çocuğun odasına saçılan oyuncakları gibi akıl odalarıma saçılmış durumda o yüzden şimdilik kısa kesmek zorundayım.) Sevgilerimle. 

1 yorum: